Yaklaşık 1400 yıl önce, Antakya civarında Roma şehirleri vardı. Antakya "Doğu'nun Kraliçesi" olarak bilinirdi. Doğu ve Batı'yı bağlayan ticaret yolları üzerinde önemli bir duraktı. O dönemde, Antakya'da yaşayan neredeyse herkesin evinde en az bir tane zemin mozaikle kaplıydı.
Roma unutulmaz birçok filme ev sahipliği yaptı. Yönetmenlerin bu şehri seçmesi için pekçok neden var; eşsiz mimari, muhteşem sanat eserleri, şehrin canayakın sakinleri ve İtalyan yemekleri. İşte Roma seyahatinize ilham verecek bazı filmler:
Gaziantep bir lezzetler şehri. Haliyle böyle bir şehri gezerken gözünüz ara sokaklardaki orjinal tatlarda oluyor. Binlerce yıllık tarihin içerisinde bir lezzet gezintisi, benim için harika bir tecrübeydi.
Londra'daki Doğa Tarihi Müzesi, özellikle bir müze için etkileyici bir yapı.
Gezmeye başlayınca müze hissi verse de, ayrılırken dev bir laboratuvardan ayrılıyormuş gibi hissediyorsunuz. Özellikle, Londra'ya çocuklarıyla seyahat edenlerin mutlaka görmesi gereken bir yer.
Birgün Abu Dhabi’ye yolunuz düşerse döndükten yıllar sonra, Abu Dhabi ile ilgili ilk aklınıza gelecek yapı Şeyh Zayed Camii olacaktır. Etkileyici ve masalsı bir mimari. Şehrin simgesi. Abu Dhabi’ in büyük camii.
Havada, battaniyenin altında uyumaya çalışıyorsunuz ya da bir kitaba daldınız. "Boom" diye bir ses ve kabin ışıkları sönüp yanmaya başlıyor. Muhtemelen uçağınıza bir yıldırım isabet etti.
Paris’in ışığı...
Bugün olduğu gibi eskiden de Paris dünyanın en kalabalık, en yoğun şehirlerinden biriydi. Şehri aydınlatmak için milyonlarca gaz lambası kullanılırdı. Civar köylerden bakan biri, Paris’te birkaç yerde yangın çıktığını zannederdi. Paris’e “Işıklar Şehri” denmesi bundandır.
Bazı şehirler vardır; defalarca gitseniz de, her yeni gidişinizde sizi heyacanlandırır. Londra öyle bir yer. Bitiremezsiniz. Londra gezilecek yerler listesi gezdikçe çoğalan bir şehir.